Bursa-İzmir karayolunun yaklaşık 7 kilometre güneyinde yer alan Gölyazı, Apollonia ad Rhyndacum antik kentinin üzerine kurulu bir mahalledir.
Apollonia isminin kökeni konusunda iki görüş bulunmaktadır: İlki Bergama Kralı II. Attalos tarafından annesi Apollonis’in anısına verilmiş olduğudur.DiğeriyseHelenistik dönemden çok önceleri buraya ilk yerleşenler tarafından tanrı Apollon’a izafeten verilmiş olduğudur. Bilindiği gibi antik çağın en moda isimlerinden birisi Apollonia’dır.Diğerlerinden ayırmak için, Apolyont (Ulubat) Gölü’nü besleyen Rhyndakos (Kocasu veya Orhaneli) Çayı’ndan ilham alınarak, Rhyndakos kenarındaki Apollonia anlamına gelen Apollonia ad Rhyndacum ismi verilmiştir.
Antik Propontis’in (Marmara Denizi) güneyinde yer alan Apollonia ad Rhyndacum (Gölyazı), Antik Çağ’da Bithynia’nın önemli kentlerinden birisiydi. Antik coğrafyada Mysia, Frigya ve Bithynia bölgelerinin kesişme noktasında kalan önemli bir konuma sahipti. Ayrıca, Aizonai (Kütahya), Harmancık, Keles, Orhaneli’den gelen ve Uluabat Gölü’nü besleyen Kocasu (Rhyndakos) Çayı, batıdan gelen Susurluk ve Nilüfer Çayları ile birleşerek büyük bir ırmak şeklinde Marmara Denizi ile buluşmaktadır. Su taşımacılığında çok yakın bir zamana kadar kullanılmıştır. Bundan dolayı da Apollonia a.R., liman kayıtlarında adı geçen deniz bağlantılı kentler arasında yer almıştır.
Apollonia a.R. kentinde toprağın altında olup gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen eserlerle birlikte günümüzde gözlemlenebilen aquadukt (suyolu), Kız Ada Apollon tapınağı, antik tiyatro, antik stadyum ile arkeolojik kazıları devam eden nekropol ve kutsal alan gibi kalıntılarbulunmaktadır. Hıristiyanlık Dönemi ve Osmanlı Dönemine ait yapılar kenti ayrıca önemli kılmaktadır.
Doğal güzellikleriyleolduğu kadar tarihi ve kültürel değerleriyle de zengin bir yerleşim olan Gölyazı’nın hak ettiği değeri görmesi, kültür varlıklarının korunarak turizme kazandırılması amacıyla İlk olarak arkeolojik alanlarda çalışmalara öncülük edilmiş ve 2015 yılının Kasım ayında Nilüfer Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü arasında 5 yıl süreli “Bursa Nilüfer Belediyesi Sınırları içinde, kazı ve Çevre Düzenleme Çalışmalarına Destek Verilmesine İlişkin Ortak Hizmet Protokolü” imzalanmıştır.
Kente ismini verdiği düşünülen Tanrı Apollon’un Tapınağı, ana karadan yaklaşık1 km mesafede Kız Ada üzerinde yer alır.
Söz konusu adada yer alan tapınağın tasarımı hakkındaki en önemli kaynak, Roma imparatorları III. Gordianus (MS 238-244) veya Maximinus (MS 308-313) dönemlerinde darp edilen kent sikkesidir. Söz konusu sikkenin arka yüzünde Apollon Sauroktonos (kertenkele yakalayan Apollon) kült heykeli ile İon düzeninde tetrastil bir tapınak betimlenmiştir. Tapınağın her iki yan kanadında bulunan portikoya ait olduğu düşünülen kabartmalardan bir bölümü Gölyazı merkez camii arkasında yer alan kare şeklindeki kulede devşirme olarak kullanılmıştır. Protiko, MS 120’li yıllarda Apollonia’ya uğrayan Hadrianus’un desteğiyle inşa edilmiştir. Fransız gezginler Le Bas ve Reinach tarafından yapılan çizimler dışında tapınak ve kutsal alanla ilgili günümüze ulaşan herhangi bir belge bulunmamaktadır. Tapınağın yer aldığı temenos, adanın coğrafî şeklini koruyacak şekilde alanı çevrelemektedir. Kutsal alanı çevreleyen temenos duvarı İlk olarak Helenistik Dönem’de inşa edildiği tahmin edilmektedir. Temenos alanına batıda yarım daire şeklindeki basamaklı kapı ile girilmektedir. Yarım daire şeklindeki girişin ilk bölümünü çevreleyen duvar, bağlayıcı mengene kullanılmadan örülmüş devasa kireç taşlarından oluşmaktadır. Göl çevresinde pek çok kireç taşı kaynağı bulunmaktadır. Temenos, tiyatro ve stadyum gibi kentin pek çok yapısı, aynı malzemeyle inşa edilmiştir.
Temenos alanının ortasında Tanrı Apollon’a adanan bir tapınak bulunmaktadır. Temenos duvarının doğu tarafında ise tekne bağlama halkaları yer alır. Bu bağlama babaları, adanın bu bölümünde teknelerin bağlanması için bir limanın bulunduğunu kanıtlamaktadır. Tapınak, günümüzde önemli ölçüde tahrip olmuştur. Tapınağa ait yıkıntıların çoğunun temenos duvarının içerisinde yer almasına karşın, sütun tamburları ve sütun kaideleri gibi mimari elemanlardan bir bölümünün göl sularına dağıldığı tahmin edilmektedir.